25 Şubat 2013 Pazartesi

Çürük yumurta...

Ben hayatımda hiç çürük yumurta görmedim lan. Böyle görüntüsünü gözümde canlandırmaya çalışıyorum, kırık bir yumurta, siyah sıvı falan gözüküyor. Sanırım sizede aynısı oluyordur. Ama sanki görmüş ve hatta koklamış gibi "abi bu ne ya çürük yumurta koktu burası" diye gaz çıkarıldığını belirtiyoruz. O kokuyu hatırladın değil mi? Üzgünüm, pis bir insan değilim ama konuya girmeden önce kısa bir hatırlatma yapmak istedim.

"Yine mi boklu, pislikli anı anlatacaksın lan" demeyin. Bu biraz farklı... Hemde bariz farklı.

İlkokul 7. sınıftayım. Yeni yeni ergenliğe giriş, açılma ve halk tabirinde piçleşme döneminin başlarındayım. Her hafta sonu anneanneme giderdim o zamanlar. Gerçi o zamanlar demek yanlış olur. İlkokul dönemim boyunca her hafta sonu gittim anneanneme. Beni büyüten kadın oydu. O güzel yemeklerine 1 haftadan fazla dayanamadığım kadındı o. Ayıptır söylemesi hala gider ve bir güzel götürürüm yemekleri.

Yine bir hafta sonu anneanneme kalmaya gitmiştim. Cumartesi sabahı, arkadaşımı görmek için dışarı çıkmıştım. Dışarda biraz takıldıktan sonra, kırtasiyeye arkadaşımın ödevi için gitmiştik. Kırtasiye de kırtasiye olmaktan çıkmış oyuncak, sticker ve garip garip şaka malzemeleri satmaya başlamıştı.

Tabii benim gözüm hemen şaka malzemelerine takıldı. Şöyle bir süzdüm, kutuda jöle gibi birşeyin içinde yapışkan göz vardı. (ahanda link) Onun dışında garip bir toz ve pantalonunu sıyırıp domalmış götünden duman çıkan adam resimli dikdörtgen bir ıslak mendil paketine benzeyen paket vardı.(ahanda link2) Merak ettim sordum.

- Abi bu ne?
- Kaşındırıcı toz.
- Ne kadar?
- 500 bin.
- Abi bu ne?
- Koku bombası?
- Ne kadar
- 1 milyon.

Konuşma aynen bu şekildeydi.

"Tamam" dedim "Alıyorum bu ikisini". Ve aldım. Aynı şekilde arkadaşım da aldı. O hafta sonu birşekilde geçmişti. Koku bombamı ve tozumu alıp eve gitmiştim. Pazartesi sabahı ise onları alıp okula götürmüştüm.

İngilizce dersine girmiştik. 2 saatlik bir dersti ve kimse iplemiyordu. Sınıf gürültü içinde 3-5 kişi hocanın tahtaya yazdıklarını yazıyor-çözüyordu. Geri kalanlar ise muhabbet, sohbet eğleniyorlardı. Arkadaşlarımdan birine malzemeleri gösterdim "bak" dedim "bunlar var lan". "Ooo iyi" yaptı "bunları kullanırız". Kaşıntı tozunu kaptığım gibi cam kenarında olan sıraya doğru yürüdüm. O gürültü ve karmaşa içinde benim ayakta olduğum göze batmamıştı. İlk olarak sınıftaki hafif saf, geri zekalı bir çocuğun ensesinden atmıştım. Çocuk olduğu yerde kıvranıp duruyordu. İyi gülmüştüm. Ardından kısa boylu bir arkadaşa attım. Aynı şekilde o da kaşınmaya başladı. Ardından bu ikisi hocaya gidip hocanın önünde şempanze gibi hareketler yaptılar. "Hocam bize kaşıntı tozu attı" diyerekte şikayet ettiler. Hoca beni yanına çağırdı. Bende ibnelik olsun diye gelirken kaşına kaşına geldim. "Hocam banada attılar yaaa" diyerekte yavşakça yaydım ağzımı.

Hocada "bakın onada atmışlar hadi tuvalete gidin" dedi. Bizim arkadaşlar tuvalete gitti bende sırama gittim. Ulan ne puştmuşum ya.

Ardından 2 derse girdik. Bu sefer koku zamanıydı. Fakat işler hiç istediğim gibi gitmemişti. Sınıf gene gürültü içindeydi. Koku bombasını arkadaşıma verdim.

-Sıra sende moruk.
- Tamam lan.

Deyip koku bombasını alıp gene cam kenarına saf arkadaşın yanına gitti. 30 saniye geçmeden geri geldi.

- Olum bunu nasıl kullanıcaz lan?
- Ya oğlum içinde toz gibi şeyler var ya işte. Paketi açıp onu dökeceksin, dedim.

İşte hayatımın yanlışını burda yapmıştım. Adı üstünde koku BOMBASI mına koyim ne açıp dökmesi. Tabi arkadaş kabul etmedi "ohooo ben onu yapamam lan al o zaman" deyip koku bombasını elime verdi. Sanırım bombası alırken bir reaksiyon olduki paket birden şişmeye başladı. Paketin şişmesi durmuyordu.

"Lan olum bu şişiyo al lan şunu." desemde yavşak çoktan kaçıp kendini kurtarmıştı. Arkasından o korkuyla bağırdım "lan amına koyduğum ne yaptın lan"

Baktım bunun duracağı yok, yere attım ayağımlada üstüme bastım. Namussuz o kadar güçlüydü ki ayağımı havaya kaldırıyordu.

Derken olan oldu ve sınıfta şiddetli bir patlama sesi duyuldu. O bağıra bağıra konuşan, gürültüden geçilmeyen sınıf bir an susmuş, adeta fırtına öncesi sessizliği diye tabir edilebilecek bir sessizlik oluşmuştu.

Sınıf susmaya devam etti.. Ta ki çürük yumurta kokusu yayılana kadar...

...

Ardından en arka sırada oturan kızın birinden şu ses duyuldu "IYYYYYYYYY". Hemen arkasından sınıfta bir panik oluştu ki zannedersiniz el bombası patladı. O cam kenarında oturan elemanlar sıraların üstünden zıplayarak kaçması mı, kaçarken birbirini ittiren insanlar mı dersin. Kapının yanındaki çöp kutusuna göt üstü düşen mi dersin. Sınıf kaynıyordu. Çöpe düşen elemana gülemedim bile çünkü ayağımın altında koku bombası patlamıştı ve ayağımı kaldırırsam yakalanacaktım. Ne yapmalıyım, ne yapmalıyım diye düşündüm ve bombayı ayağımla arka sıraya ittirip kaçtım...

Sınıf boşalmıştı. Bir süre koridorda bekledik. İçimden saydırıyorum "Allah'ım inşallah müdür yardımcısı gelmez" diye. Gelmedi de. Ama orospu çocuğunun birisi benim sırama gidip bombanın patladığı yerdeki izi gördü ve bu yapmış bu yapmış diyerek beni şikayet etti. Hocam ben anlatım diye duygu sömürüsü yaptım. Hoca da saf birşeydi zaten "şimdi bilmeden kimseye şuç atamayız" dedi. Haklıydı lan. Sikerim belanızı ben yapmadım diyorsam yapmamışımdır.

Çok geçmeden koku bombasını gene aynı piç çocuk buldu. Bu seferde diğer yazımda bahsettiğim Oğuz adlı elemana şuç attılar. Oğuz zaten sınıfın günah keçisiydi. Sınıfta bir kere masturbasyon yaparken kızlara yakalanmıştı. O olaydan sonra ne olduysa Oğuz'dan bildiler. Bende nasıl sallamışsam paketi, onun sırasının altına gitmiş.

Ardından başka bir sınıf bulup oraya gittik. Öğretmen ceza olarak yeni sınıfta "quiz" yaptı ve ders öylece bitti. Bir daha da bu olay hiç gün yüzüne çıkmadı. Olan derse ve bana olmuştu. Quiz notları hiç bir yerde kullanılmadı ama ben çok kötü korkmuştum.

Ayrıca o piç çocuğu hala sevmem. Yavşak herif.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder