5 Şubat 2013 Salı

Düşünmeyeceksin.

Sabahın ilk saatlerinde uyanmış, büyük buluşma için hazırlanmaya başlayacaktım. Dün akşamdan hazırladığım bilgisayar koltuğunun üzerinde duran elbiselere tekrar baktım ve tuvaletin yolunu tuttum. Hacetimi giderdikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Kendimi bomba gibi hissediyordum. Kahvaltı bile yapmadan ilk işim banyoya girmek oldu. Bizim banyo koridor gibiydi. Uzun ve dar. Tuvaletin sonunda küvet, girişinde ise lavabo ve banyo dolabı vardı, klozet ise küvete biraz yakın lavaboya uzak bir yerde ortanın biraz yanındaydı.

Küvete girmiş yaklaşık 6 dakika boyunca soğuk ve sıcağı ayarlamaya çalışmıştım. Kendime göre ayarladıktan sonra, yaklaşık bir kaç dakika boyunca vücudumu ıslattım. Ardından elim küvetin ucundaki şampuanların durduğu rafa uzandı. Kapağı çıkmış olan Dove şampuanı kafamda aşağı dökmem ile "ananı avradını!" diye şıçramam bir olmuştu. Zavallı anneciğim banyo yaparken şampuan bitmiş olaki içini suyla doldurmuştu. O soğuk su bedenime vurduğunda kısa süreli şok geçirdim.

Kafam yerine geldiğinde banyonun ucunda, lavabonun yanındaki banyo dolabında 4lü hacı şakır kalıp sabun olduğu aklıma geldi. Uzun zaman önce 1 tanesini delmiştim. Ayaklarım yerdeki sulara çıpata çıpata diye vura vura gittim banyo dolabının yanına. Üşümeye başlamış hatta titreme moduna bile girmiştim. Çekmeceleri karıştırdım fakat sabunları bulamadım. "Ulan birini deldik isminden dolayı günaha girmeyelim, hacı macı" diye düşündüm ama sonra siktir et lan donucam sonra düşünürüz dedim.

Velhasıl kelam sabunsuz yıkanmış, çıkmıştım. Odamda güzelce durulanıp giyindikten sonra salona oturdum. Buluşmaya daha 1-2 saat vardı. Salonda keyifle çayı yudumluyordum. Ta ki kardeşimin "abi şaçında beyaz var" dediği ana kadar. Hani lan falan deyip aynaya koştum. Hakkattende vardı, koparmak ile koparmamak arasında gidip geldim. Sonra aklıma "koparırsan çoğalıyomuş" geyiği geldi. Dur dedim babama sorayım..

Kafamı eğip hiç bir şey demedim. Kardeşimle olan muhabbetimizi duymuş olmalıydıki "lan siktir et nolcak" deyip beyazı çekip kopardı. "Naptın lan?" demek isterdimki hiç bir şey demeden evden çıktım, çay keyfime her zaman gittiğim berber Kurtuluş abinin yanında devam etmek istedim. Kurtuluş abi ile dükkanın önünde otururken çıraklar da dükkanı süpürüyordu.

- Yav Kurtuluş abi şaçımda beyaz çıkmaya başlıyor ne yapsak? dedim.
- Düşünmekten oluyo hep. Düşünmeyeceksin.
- Ama abi sınavlar mına-...
- Düşünmeyeceksin..

diye sözümü kese kese, üstüne basa basa söylüyordu.

- Abi karı kız işler-..
- Düşünmeyeceksinnn...

Muhabbet beni sarmamıştı, yavaştan kalkayım dedim kendi kendime. Saatime baktım. Buluşma vakti gelmişti. Kurtuluş abiye "hadi abi görüşürüz, kızla randevum var" deyip kalktım. "Hadi koçum beline kuvvet" diyerekte uğurladı beni...

Buluşacağımız kafeye varmış oturuyordum. Kendime bir salep söyledim. İçerken dilim yanmıştı "hassiktir lan" deyip bardağı yavaşça masanın üstüne bıraktım. O sırada sevgilim gelmişti. Oturdu. Bi süre hiç bir şey söylemeden oturdu.

"Yapamıyorum" dedi. Bir şey demedim. Diyemedim. "Sen bilirsin." diyebildim anca. Kalktı gitti. Oturdum gün boyu. Salebin acısı hala geçmemişti, gün boyuda geçmedi.

O günden sonra hiç düşünmedim. Hiç bir şeyi. Seneler geçti, yinede beyazladı şaçlarım.

Kurtuluş abiye gittiğimde artık düşünmeyeceksin demiyordu. "Genetik bunlar hep ya" diyordu her seferinde. Bende "evet abi" diyor Kurtuluş abinin askerlik maceralarını dinliyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder