25 Mart 2016 Cuma

Evlilik Programı


Son dönemlerde adeta tavana vurmuş bir televizyon programı türü. Aksiyon, macera, bilim kurgu gibi evlilik programı da resmen kendi içinde bir tür ve kendi içinde kategorilere ayrılıyor. Mesela Esra Erol'a okumuş kesim katılıyor. Örnek vermek gerekirse, ben liseye yeni başladığım dönemlerde Esra ablamıza makine mühendisi bir abi katılmıştı. Ben liseyi bitirdim, dershaneye falan gittim, üniversiteyi kazandım, bu abi hala oradaydı. Yani o programa katıldığında mühendislik fakültesine giren adamlar şuan alanlarında uzman firmalarda acayip paralar kırıyor, hatta bir kısmı evlenmiş, çocuğu olan bile var. Ama o abi hep orada, geleni reddediyor, gideni reddediyor. Deli midir nedir?

Zuhal Topal'a daha orta sınıf kesim, Flash Tv'dekine ise yaşlılar katılıyor. Böyle de acayip bir olay. 95 yaşındaki adam önünü göremiyor fakat hayatımın geri kalanını paylaşabileceğim 40 yaş üstü bir hanım arıyorum diye o koltuklarda hayatının son anlarını kadın bekleyerek harcıyor.

Yaşlı yaşlı teyzeler belki ölmeden son kez cinsel hayatımı tavana vurdururum düşüncesiyle programlara katılıyor, evi barkı olan, çükü kalkan beyefendi arıyorum diyerek bekleyişe koyuluyorlar. Ne kadar acı!

Üniversite okumuş 21-22 yaşındaki gencecik kızlar çalışmayı düşünmüyorum, bana bakacak koca arıyorum diyor. Madem çalışmayacaktın ne diye çanı eğrisini yükselttin amına koyim.

Dişleriniz takma mı kendinizin mi diye soru soran kadınlar gördüm. Bu kadarı da pes.

Şimdi soracaksınız, ya kardeş sen bu kadar detaylı nasıl biliyorsun diye? Benim hayatımda bu evlilik programları 3 dönemde beni can damarımdan vurdu, isyanım onadır.

İlki lise yıllarımda programa amcamın katılmasıyla olmuştu. Yılını tam hatırlamıyorum o zamanlar kara gümrüğü yakan arkadaş ile sütyensiz videosuyla meşhur olmuş ablanın sunduğu bir program vardı. Bir gün evde sakin sakin otururken halamdan bir telefon geldi. "Ali Amcanız programa çıkacak şimdi 4ü açın" diye. Ev ahalisi koştuk açtık tabi kanalı, bir de ne görelim. Bizimkini anons ettiler. Karnına kadar çektiği pantolonu, pantolonun içine sokuşturduğu gömleği, yakın gözlükleri ve kel kafasıyla bizimkisi çıktı sahneye.

Her an bir pot kıracak diye bekledim ama gayet sakindi. "Yeminli masörüm ben" dedi. Uğur Arslan sordu ne yemini bu diye? Baktı ki bizimkisi cevap veremeyecek "masaj yaptığım insanın özeline saygılı olacağıma, kötü gözle bakmayacağıma tarzı bir şey mi bu yemin" dedi. Bizimkisi evet Uğur bey diyerek geçiştirdi.

İşte ilk vurgun bugün olmuştu. Bir daha evlilik programına, sadece program ya havasıyla bakamazdım artık. İkinci vurgun ise, yine lise dönemimde halamlardan en çatlağının yine aynı programda en önce alkış tutup, dans ettiğini görünce olmuştu. Allah bizim aileyi adeta sınıyordu. Vefat etmiş dedem görse çocuklarının evlilik programlarında sürttüğünü, kim bilir ne derdi. Canım dedem.

Üçüncü vurgun ise en can yakıcısıydı. Üniversite ilk sınıfı bitirmişim, yaz tatili için evime dönmüştüm. Günler geçiyordu ama bir tuhaflık vardı. Emekli babam, dışarı çıkıyor, akşam olmadan eve geliyor evlilik programını açıp saatlerce izliyordu. 2-3 yıl evvel annemle boşanmasına bağlıyorum. "Acaba?" diyorum kendi kendime. Yok ya diyorum yapmaz öyle bir şey herhalde. Arada odadan çıkıp yanına gidip oturuyorum. Hiç istifini bozmuyor izlemeye devam ediyor. Ya diyorum baba sen ne yapıyorsun? Ya çok komik az izlesene diyor. Oturuyoruz saatlerce izliyoruz, hakikatten komikmiş lan.

Baba, oğul ritüel haline getiriyoruz, üniversiteye dönünce bile arayıp "baba bugünkü bölümü izledin mi ya" diye muhabbet ediyoruz.

Kusura bakma dedecim, çocukların bu programın müptelası.

Canım babam...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder