12 Mart 2016 Cumartesi

Sıkışıklık



Başlığa bakıp yanılmayın, bu otobüste sıkışmak ne bileyim konser alanındaki tıklım tıklımlık değil. Konu tuvalet. Herkes sıkışır evet, herkesin başından geçmiştir. Evden çıkarsın yarım saat sonra deli gibi sıkışırsın mekana gitmene çok vardır kıvranırsın falan filan. Fakat bu sıkışlık anca filmlerde falan görebileceğin tarzdaydı ve hayatımda yaşadığım en kötü yarım saati temsil eder.

Vakti zamanında bir takım tuvalet sorunlarım vardı. Halk diliyle motoru bozmuşuz. Normal bir insan evladı 2 günde 1 ya da günde 1 kere tuvalete çıkar. Fakat benim gibi o zamanlar öğrenci olan, çok yemek yemeyen hatta zamanında 3-4 günde bir tuvalete çıkan biri için her gün her gün tuvalete gitmek eziyete dönüştü. Tamam planlı programlı bir insan değilim ama arkadaş kendimi buna göre ayarlamışım ne yapayım?

Bazı günler benim için çok problemli olmuştu. Çünkü pezevengin bir saati vardı ve hep aynı saatte bastırırdı. Hani sosyal mecrada gezen bir söz vardır ya "okul tuvaletine sıçan adamdan her şey beklenir" diye. Kardeşim ne yapalım altımızı dolduralım?

Üniversite 1. sınıfta bir çok dersin devamsızlığını sırf tuvalete gitmek için doldurmuştum. Bazen işin ibneliği çözüp 3 saatlik dersin ilk saatine girip ikinci saatini sıçmak için kullanıyordum. 3 saatte tekrar giriyordum hoca fark etmiyordu.

Yine bir gün tuvalet gelir gibi oldu. Felaketin geleceğini anlamış olacağım ki derse girmedim, ben kaçar dedim çıktım dışarı. Şimdi benim evim okula yürüyerek 45 dakika, otobüsle ise 15 dakika uzaklıkta. Fakat okulun önünden otobüs sadece buçuklarda geçmekte ve otobüs geçeli sadece 4-5 dakika kadar olmuş.

Yapacağım şey merkeze çıkıp tam otobüsüne yetişmek. Merkez okuldan 10 dakika falan. Çıktım gittim merkeze ama karın ağrısı iyiden iyiye bastırmaya başladı. Otobüsün kalkmasına 20 dakika var, ekstra eve gidişle birlikte 30-35 dakika daha tutmam lazım. Fakat ne mümkün efendim. Altıma sıçtım sıçıcam affedersiniz.

En yakın camiye koştum, evet bildiğiniz koştum. Zaten buralarda tek tük cami var, küçük bir yer. Şöyle dışarıdan bir göz gezdirdim, şadırvan falan göremedim. Bir aşağı yürüyorum yoldan taksi çeviririm fakat taksi gelmiyor, bir yukarı yürüyorum ne yapsam diye fakat bir şey düşünemiyorum. Allah'ım bir aşağı bir yukarı yürüyorum. Dua falan etmeye başladım artık kurtulmak için.

Son olarak taksi durağına bir depar attım. Dedim vereceğiz 10 kağıt gidicez yapacak bir şey yok. Neyse gittim taksi durağına bindim bir taksiye. Araba çalışmıyor. Ne güzel. Arka koltuğa oturduğumdan beri kıvrandığımı fark etmemiş olacak ki "baba bi inde vurduralım arabayı" dedi. 2 taksici + ben arabayı ittiriyoruz. Neyse araba çalıştı bindim gidiyoruz. Arka koltukta ter basıyor beni, usta dedim biraz hızlı git gözünü seveyim. Niye dedi bir sorun mu var? Ya dedim ilaçlarımı alıcam saatim geçiyor. Bastı gaza gidiyoruz.

Neyse evimin 25-30 metre ilerisinde market var dedim burada dur bari. Durdu çıkardım cüzdandan son 50 lirayı. Usta dedi bozuk yok mu. Yok valla dedim ama kıpkırmızıyım. Aldı 50 lirayı indi arabadan markete girdi. Market bozamadı tabi parayı. Dur usta dedi diğer markete gidelim. Bastı gitti 100 metre ileriye. Allahım al 50 lirayı git diyeceğim öğrenciyim param yok. Güç bela bozdurduk, indim arabadan eve depar atıyorum artık bıraktım bırakıcam. Evin önüne gelince yavaşladım, ev sahibinin kızı var. Kız dediğime bakmayın 35-40 yaşlarında bir ablamız. Tuttu beni muhabbete ya işte yemek yaptım bir ara tabak getir tamam abla diyorum yok durmuyor, ev arkadaşın nerede okul nasıl gidiyor derken gözümden bir damla yaş aktı. Düştü böyle ayakkabıma. Abla görünce uzatmadı tabi. Görüşürüz dedi gitti.

Anahtarı çıkardım kapıyı açtım. Tuvalete gidene kadar bir tarafa gömleğimi, bir tarafa pantolonum bir tarafa donum, atletim her neyim varsa anadan üryan daldım tuvalete. Hani amerikan filmlerinde olur ya. Yatak odasının girişinden başlar elbiseler. Sütyen, iç çamaşırı falan. Sonra kamera yatağa gider sevişen çift görünür falan. Benim eve dalsa biri (ki bu mümkün) kıyafetleri görüp aha sevişen var diye takip edecek ve rezaletle karşılaşacak.


Velhasıl kelam, o günün acısını ve sonundaki rahatlığını ne kadar anlatsam da yaşamadan bilemeyeceksiniz. He bu arada yazıyı okuyup da inşallah altına sıçmıştır diye devam eden varsa. Umuyorum ıssız bir yerde otobüsünü kaçırır. Çok kötüydü ve bir o kadar boktan bir yarım saatti işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder