Başlığa bakıp yanılmayın, bu
otobüste sıkışmak ne bileyim konser alanındaki tıklım tıklımlık değil. Konu
tuvalet. Herkes sıkışır evet, herkesin başından geçmiştir. Evden çıkarsın yarım
saat sonra deli gibi sıkışırsın mekana gitmene çok vardır kıvranırsın falan
filan. Fakat bu sıkışlık anca filmlerde falan görebileceğin tarzdaydı ve
hayatımda yaşadığım en kötü yarım saati temsil eder.
Vakti zamanında bir takım tuvalet
sorunlarım vardı. Halk diliyle motoru bozmuşuz. Normal bir insan evladı 2 günde
1 ya da günde 1 kere tuvalete çıkar. Fakat benim gibi o zamanlar öğrenci olan,
çok yemek yemeyen hatta zamanında 3-4 günde bir tuvalete çıkan biri için her
gün her gün tuvalete gitmek eziyete dönüştü. Tamam planlı programlı bir insan
değilim ama arkadaş kendimi buna göre ayarlamışım ne yapayım?
Bazı günler benim için çok
problemli olmuştu. Çünkü pezevengin bir saati vardı ve hep aynı saatte
bastırırdı. Hani sosyal mecrada gezen bir söz vardır ya "okul tuvaletine
sıçan adamdan her şey beklenir" diye. Kardeşim ne yapalım altımızı
dolduralım?
Üniversite 1. sınıfta bir çok
dersin devamsızlığını sırf tuvalete gitmek için doldurmuştum. Bazen işin
ibneliği çözüp 3 saatlik dersin ilk saatine girip ikinci saatini sıçmak için
kullanıyordum. 3 saatte tekrar giriyordum hoca fark etmiyordu.
Yine bir gün tuvalet gelir gibi
oldu. Felaketin geleceğini anlamış olacağım ki derse girmedim, ben kaçar dedim
çıktım dışarı. Şimdi benim evim okula yürüyerek 45 dakika, otobüsle ise 15
dakika uzaklıkta. Fakat okulun önünden otobüs sadece buçuklarda geçmekte ve otobüs
geçeli sadece 4-5 dakika kadar olmuş.
Yapacağım şey merkeze çıkıp tam
otobüsüne yetişmek. Merkez okuldan 10 dakika falan. Çıktım gittim merkeze ama
karın ağrısı iyiden iyiye bastırmaya başladı. Otobüsün kalkmasına 20 dakika
var, ekstra eve gidişle birlikte 30-35 dakika daha tutmam lazım. Fakat ne
mümkün efendim. Altıma sıçtım sıçıcam affedersiniz.
En yakın camiye koştum, evet
bildiğiniz koştum. Zaten buralarda tek tük cami var, küçük bir yer. Şöyle
dışarıdan bir göz gezdirdim, şadırvan falan göremedim. Bir aşağı yürüyorum
yoldan taksi çeviririm fakat taksi gelmiyor, bir yukarı yürüyorum ne yapsam
diye fakat bir şey düşünemiyorum. Allah'ım bir aşağı bir yukarı yürüyorum. Dua
falan etmeye başladım artık kurtulmak için.
Son olarak taksi durağına bir
depar attım. Dedim vereceğiz 10 kağıt gidicez yapacak bir şey yok. Neyse gittim
taksi durağına bindim bir taksiye. Araba çalışmıyor. Ne güzel. Arka koltuğa
oturduğumdan beri kıvrandığımı fark etmemiş olacak ki "baba bi inde vurduralım
arabayı" dedi. 2 taksici + ben arabayı ittiriyoruz. Neyse araba çalıştı
bindim gidiyoruz. Arka koltukta ter basıyor beni, usta dedim biraz hızlı git
gözünü seveyim. Niye dedi bir sorun mu var? Ya dedim ilaçlarımı alıcam saatim
geçiyor. Bastı gaza gidiyoruz.
Neyse evimin 25-30 metre ilerisinde market
var dedim burada dur bari. Durdu çıkardım cüzdandan son 50 lirayı. Usta dedi
bozuk yok mu. Yok valla dedim ama kıpkırmızıyım. Aldı 50 lirayı indi arabadan
markete girdi. Market bozamadı tabi parayı. Dur usta dedi diğer markete
gidelim. Bastı gitti 100
metre ileriye. Allahım al 50 lirayı git diyeceğim
öğrenciyim param yok. Güç bela bozdurduk, indim arabadan eve depar atıyorum
artık bıraktım bırakıcam. Evin önüne gelince yavaşladım, ev sahibinin kızı var.
Kız dediğime bakmayın 35-40 yaşlarında bir ablamız. Tuttu beni muhabbete ya
işte yemek yaptım bir ara tabak getir tamam abla diyorum yok durmuyor, ev
arkadaşın nerede okul nasıl gidiyor derken gözümden bir damla yaş aktı. Düştü
böyle ayakkabıma. Abla görünce uzatmadı tabi. Görüşürüz dedi gitti.
Anahtarı çıkardım kapıyı açtım.
Tuvalete gidene kadar bir tarafa gömleğimi, bir tarafa pantolonum bir tarafa
donum, atletim her neyim varsa anadan üryan daldım tuvalete. Hani amerikan
filmlerinde olur ya. Yatak odasının girişinden başlar elbiseler. Sütyen, iç
çamaşırı falan. Sonra kamera yatağa gider sevişen çift görünür falan. Benim eve
dalsa biri (ki bu mümkün) kıyafetleri görüp aha sevişen var diye takip edecek
ve rezaletle karşılaşacak.
Velhasıl kelam, o günün acısını
ve sonundaki rahatlığını ne kadar anlatsam da yaşamadan bilemeyeceksiniz. He bu
arada yazıyı okuyup da inşallah altına sıçmıştır diye devam eden varsa.
Umuyorum ıssız bir yerde otobüsünü kaçırır. Çok kötüydü ve bir o kadar boktan
bir yarım saatti işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder